Kamulaştırma Şerhi Ne Demek?
Tarihsel Arka Plan ve Kavramsal Gelişim
Mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasındaki denge, hukuk tarihinin en eski meselelerinden biridir. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e taşınan süreçte de özel mülkiyetteki taşınmazların kamulaştırılması ya da kamu kullanımına devri ciddi bir düzenleme gerektirmiştir. Türkiye’de bu çerçevede en önemli düzenleme 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu ile birlikte hayata geçirilmiştir. Kanunla birlikte, yalnızca taşınmazın kamulaştırılması değil; süreç boyunca mal sahibinin ve üçüncü kişilerin haklarının korunması amacıyla hukuki güvenlik sağlayacak mekanizmalar oluşturulmuştur. Bu mekanizmalardan biri de şerh uygulamasıdır.
“Kamu yararı” gerekçesiyle taşınmazın devri veya bir kısmının kullanımına ilişkin karar alındığında, idare bir nevi “ben ileride bu taşınmaza el koyabilirim ya da kamulaştırma planım var” ibaresini tapu kütüğüne koydurabilir. Bu işleme hukuk literatüründe kamulaştırma şerhi denir. Tapu sicilinde yer alan bu kayıt; taşınmaz üzerindeki işlemleri etkiler, hem malik hem üçüncü kişiler açısından bir uyarı işlevi görür. Örneğin, malik gayrimenkulü satabilir ama alıcı bundan önce “şerhli bir taşınmaz” ile karşı karşıya olduğunu bilmelidir. Bu sayede hak güvenliği açısından bir “erken alarm” etkisi yaratılır. ([Avukatistan][1])
Kamulaştırma Şerhinin Hukuki Niteliği ve Günümüzdeki Akademik Tartışmalar
Kamulaştırma şerhi hukuken iki farklı türde değerlendirilir. Birincisi, Kanun’un 7. maddesine göre idarenin kamulaştırma kararı alması halinde tapuya “belirtme” olarak işlettiği şerhtir. ([Avukatistan][1]) İkincisi ise Kanun’un 31/b maddesine göre, kamulaştırma davasının açılmasından sonra tapuya işlenen “temlik yasağı” niteliğindeki şerhtir. ([Gayrimenkul Mevzuati][2]) Bu iki tür şerh birbirinden farklıdır: 7. madde şerhi daha erken aşamada konulur, 31/b şerhi ise devrin tamamen yasaklanması veya kısıtlanması aşamasını içerir.
Akademik tartışmaların odak noktalarından biri, bu şerhlerin mülkiyet hakkı üzerindeki etkileri ile idarenin kamu yararı gereğini ne kadar şeffaf yürüttüğüdür. Profesör düzeyindeki hukuki yorumlarda şunlar öne çıkmaktadır:
– Şerhin konulma süresi ve kaldırılma süreleri zaman zaman belirsizlik yaratmakta; malikin taşınmazını değerli hâle getirememe riski ortaya çıkabilmektedir. ([elifcicekcilik.com.tr][3])
– Şerh konulmuş bir taşınmazın piyasa değerinin düşmesi, yatırımcıların bu varlığa yaklaşımını değiştirmesi, dolayısıyla ekonomik etkilerin göz önünde tutulması gerektiği vurgulanmaktadır.
– Kamu yararı kararı ile şerh arasında bağlantının daha açık olması gerektiği; idarenin “kamulaştırmayı planlıyorum” ibaresini tapuya koyarken malik ve üçüncü kişilere yeterli bilgi sunup sunmadığı tartışılıyor.
Bu bağlamda, şerh uygulaması bir yandan mülkiyet hakkının sınırlandırılmasını içerirken diğer yandan kamu yararının korunmasına hizmet etmektedir. Hukuk biliminin önemli bir kısmı, “şerh hangi aşamada konulmalı?”, “mülk sahibi ne kadar süreyle şerhten etkilenmeli?” gibi sorulara yanıt aramaktadır.
Uygulamada Karşılaşılan İşlevler ve Sorunlar
– Şerh konulan taşınmazlarda malik hâlâ tasarrufta bulunabilir; ancak bu tasarrufun üçüncü kişilere karşı sakıncalı sonuçlar doğabileceği bilinmelidir. ([Avukatistan][1])
– Bazı durumlarda şerh uzun süre kaldırılmamakta, idare kamulaştırmayı gerçekleştirmese bile taşınmaz üzerinde “bekleyen riski” malik taşımaktadır. Bu durum malik açısından belirsizlik ve ekonomik dezavantaj yaratabilir.
– Şerh, taşınmazın satışını veya kredilendirilmesini zorlaştırabilir; bankalar veya yatırımcılar riski yüksek olarak değerlendirebilirler. ([Gayrimenkul Mevzuati][2])
– İdarenin kamulaştırmadan vazgeçmesi ya da işlemi iptal ettirmesi halinde şerhin kaldırılması süreci karmaşık olabilir; maliklerin bu konuda bilgilendirilmesi ve yönlendirilmesi önemlidir. ([ankaraavukatlik.com][4])
Sonuç ve Okuyucuya Sorular
Kamulaştırma şerhi, yalnızca teknik bir tapu kaydı değil; mülkiyet hakkı, kamu yararı ve hukuk devleti ilkeleri arasında bir köprüdür. Bu köprü doğru kurulduğunda toplum düzeni ve bireysel haklar aktarılabilir dengede kalır. Ancak uygulamada karşılaşılan belirsizlikler ve şeffaflık eksiklikleri, maliklerin hak kaybına uğramasına ya da yatırım kararlarının olumsuz etkilenmesine yol açabilir.
Aşağıdaki sorular üzerinde düşünmenizi öneririm:
– Bir taşınmazınızın tapu kaydında “kamulaştırma şerhi” olduğunu gördüğünüzde neler yapardınız?
– Kamu yararı açısından gerekli olarak görülen bir kamulaştırma planı ile bireysel mülkiyet hakkı arasındaki denge sizce ne olmalı?
– Şerh konulmuş bir taşınmazın değerinin düşmesi veya krediyle kullanımının zorlaşması hakkaniyet açısından nasıl ele alınmalı?
Bu sorular aracılığıyla kendi öğrenme ve bilinçlenme sürecinizi derinleştirebilir, hukukî ve toplumsal düzeyde kamulaştırma şerhi hakkında daha güçlü bir farkındalık geliştirebilirsiniz.
[1]: “Kamulaştırma Şerhi Nedir? – Avukatistan”
[2]: “2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu 31/b Maddesine Göre Şerh Nedir?”
[3]: “Kamulaştırma şerhi ne demek ? – Çiçekli Bilgi Bahçesi”
[4]: “Kamulaştırma Şerhinin Kaldırılması | Ankara Avukatlık”